Dienstag, 19. Januar 2016

oh it does matter, dear queen o'mine

haydi içimden geçenleri kağıda dökmeye çalışayım bir miktar. sevgili günlük'' diye başlayacağımı düşünmüştüm lakin öyle olmadı. her daim de böyle olageldi zaten. yazmaya başlamadan az önce bohemian rhapsody yi koydum. fonda sakin sakin çalsın da dinleyeyim diye. hayrettir, ya da belki değildir, küçükken hiç ilgimi çekmemişti. belki içinde yaratılmış olan çeşitli kakafonilerin bir araya gelerek manalı bir bütün oluşturduklarını o vakitler farkedemediğim içindi bu. her neyse, moving on. mastürbasyon beni düşüncelere sürüklüyor hep, uykuya sürüklemediği vakitlerde. genellikle kötü düşünceler oluyor bunlar. rahatsız edici düşünceler. sevdiğim insanlarla ilgili düşünmekten zerre hazzetmeyceğim şeyler oluşuyor aklımda. tam şu anda da aklıma hannibal ın psikoloji bölümünü dolduran insanlara yönelik olarak yaptığı çıkarım geldii. trajikomik mi demeli bilmiyorum, şu an arrogant bir aşşağılama silsilesine kapılacak gibi hissetmiyorum kendimi, ama nevertheless quite spot on. duşta her zaman olduğu gibi evrenin sırları, Allah, vohoo kaunter teoremler şeklinde bir state of mind içerisinde değildim bu sefer. ilginç. creature of habbitliğimden bir izin belgesi almışım sanki haberim olmadan. HABERIM OLMADAN.. ILAHI.
Ilayda beni bıraktıktan sonra oldukça zor geçti zaman. tabii illaki değerinin pekiştirilmesi için aylarca ağlamama sebep olabilecek bu tarz bir ereigniss e maruz kalmak zorunlu muydu bilemiyorum. benim case imde böyle olacakmış, gördüğümüz üzere. Dediğim gibi, kendi üstüme odalandı düşüncelerim. Yalnızlığımın yarattıklarından çıka geldi kimi düşünceler. Neden üç aydır tek bir kelime etmedi diye düşündüm. Neden böyle oldu herşey. Neden'in dayısının siktiği rus kadının uzak akrabaları olma potansiyelinden pek memnun insanlar bırak gitsin, düşünme, gelir geçer dediler. Her zaman ve her şeye yönelik olarak dedikleri gibi. Böyle insanların sahiden birisini sevebildiği düşüncesi illet bir iğrenme duygusu doğuruyor insanın içerisinde. Allah'ın tormentfull dizaynı içersinde, en azından benim ömrümde, bu insanların yarattığı barajdan öteye geçiş bir türlü mümkün olmuyor, ve olmayacak gibi. Sahiden çok tuhaf aslında. Çeşitli anormalliklerimi konudan uzak tutmak suretiyle bakacak olursak kuvvetle muhtemel aklı fikri en yerinde insanlardan birisiyim ben. Aklı ve fikrinin yerini koruma kabiliyetinin büyüklüğünden deliremeyen. Ve bir exodus içerisinde bu personal defficientların arasında gerçek bir mutluluk bir huzur hissi yakalama arayışı içersindeyim. Millet gibi( WINK) ben de 5 farklı kıza yazıp, 3 ünü sikip, 8 inin duygularıyla oynayıp, insanlığını ve varlığını yok sayarak mı devam etmeliyim. Bir bireyi bu denli mi vazgeçilmez yapan özelliklerdir bunlar. Birisinin sizinle 3 sene birlikte olması için onunla taşşak geçmeniz midir gerekli olan. Bu ne acı bir bokluktur. Keşke kahve içip, göt büyütüp, loto oynayacaklarına, evlerine tazmanya canavarları salacaklarına bu sokakları toz bulutları gibi doldurup taşıran insan müsveddeleri de evlatlarına zamanında benim manyak babam kadar üstün bir özen ve ilgi gösterselermiş de benim duygu dünym da bugün bu denli sikilmekten kurtarabileymiş kendini.
Üstüne üstün bütün bu shitstorm gerek ben, gerek kendi acılarından muzdarib milyonlarcasının hayatını yeterince sikmezmiş gibi, bu insanlara ne boyutlarda sikilmiş olabileceklerini onları psikolojik olarak yok etmeden algılatabilmenin de bir mümkünatı yok. Öyle ya, aile dedikleri o kullanışsız kılıfları ksap dükkanının vitrinine kaldırabileceğim etkinlikte bir dünyaya uyanmadık.
Merak ediyorum. Merakım devam edecek. Acaba günün birinde tekrar o ufak anlarda hissettiğim kadar yumuşak hissedebilecek miyim kendimi. umarım be..

kürsüyü faruk'a bırakıyorum


Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen