Dienstag, 11. Dezember 2012

çok emin değilim,,hiçbir zaman da maruf olanlar haricinde herhangi bir şeyden emin olmayacağım. böyle umudediyorum. umut etmeyi ayrı yazmak bi an çok salakça geldi böylesi bence daha güzel oldu. her neyse. maruf olmamalarına karşın, en azından kitabi seviyede, emin olduğum pek çok şeyi de elimden geldiği kadarıyla kesin bir biçimde dile getirmemeye çalışacağım. zeynebin o gün mesajında ne yazdığını hatırlıyamıyorum. pek yer etmemişler. bana verdiğin pembe kağıt üstündeki yazılar genel hatlarıyla aklımdalar. dersane çıkışında buluşmamız ve telefonumdan attığın mesaj falan filan. oldukça garip geliyor bana sahip olduğunuz yetenekler ve bilgiler. biliyorum ki seni diğer insanlar arasına koyar gibi konuşmamdan hiçbir zaman memnun olmadın ama anlıyorsun işte. kastettiğim benim elimin altında olmayan şeyler. o gün öyle bir mesaj yazılması gerektiğini büyük ihtimalle senin haricinde etrafındaki ben hariç herkes bilirdi. hatta spike insan olsaydı belki o bile bilirdi. ben bilemedim. hala da bilmiyorumdur büyük ihtimalle.
batıkentte senlen beraber o herbiri bir diğerine benzeyen parklardan herhangi birisinin içindeyken havaya ateş açtıklarında saatin iki civarında olduğunu hatırlıyorum. cerenin ve annenin yüzlerindeki ifadeler de gözlerimin önünde. insanlar arası ilişkiler bana bir hayli garip geliyorlar. yani ne zaman bilgisayar oyunu manyağı, detay ustası olup da basic human contact imi kaybettiğimi bazen algılayamıyorum. sanırım dijital namlumdan çıkan her bir mermi geri dönüşü olmayan yoldaki birer bilmemneydiler. herneyse. merak ediyorum bazen, acabağ bir kızın dudaklarının tadı nasıldır diye. ilginç bir düşünce. ne yazıktır ki hayatımdan sen geçmiş bir insan olarak o kızın kapasitesinin benimkini kaldıramayacağı bilincindeyim. gerzek ingilizcecimiz de dahil olmak üzere henüz eq değerleri seninkinin benimkinin boyutlarına ulaşabilmiş bir insan evladına rastlamış değilim seninkinin de benimkinden öte olduğu zaten su götürmez bir gerçek. kendimi bir hayli yalnız hissetmekteyim. oldukça da yalnızım zaten. merak ediyorum acaba senin hissiyatın nasıl. şimdi istanbul denilen o ''denizi olan'' yerdesin. acabağ mutlu musun. anlaşılan maddi açıdan sıkıntılısın. merak ediyorum acabağ arkadaşların olan insanlarla mutlu musun. merak ediyorum acabağ o gece sahiden de hakanı öper miydin. bunu söyleyen kız kimdi. mimarlık bölümünde parti verilirse ne olur. nasıl olur. bilemiyorum. insanlar bir hayli aptal geliyorlar bana. aptalların arasından aptal olmayanlar bile bir hayli aptallar. kapasitesizler. bilgisizler. bildikleri şeyler bir hayli önemsiz. peanutsın yazarının da ateist olmuş olması bir hayli garip. neden bu kadar çok gereksiz insanla çevriliyiz. insanlar neden kendilerini gereksiz kılma derdindeler? intihar eden bir ateist olmaktan korkuyorum ilerde, yegane korkum bu zannedersem. dünyada ne yapacağımı bilemiyorum ileriyi düşününce. dil ve dinden öte herhangi bir şey pek önemli gelmiyor bana. uzun saatler boyu ankarayı yürümek istiyorum. denizi olmayan o şehri. denizi sikiyim bu arada. hazır aklımdayken. insanların cübbeli ahmet hoca ile ilgili söyledikleri şeyler oldukça tuhafıma gidiyor. acabağ insanlarımız sahiden de jetski ye binmenin bir günah olduğu düşüncesi içersinde olan ork pislikleri mi. jet skiye binen insanlar evlerine dönünce jet skiye binip günaha girdim ama ne zevk aldım bea mi diyorlar. bazen ateist birileriyle diyalogdayken ruh dünyalarını karartasım zihinlerini çökertesim geliyor. ama hiçbir seferinde olmuyor bu. allah bu gibi durumlarda bilenlerin dillerini bilmeyenler kıyamet günü daha bir facepalm yaşasın diye bağlıyor çünkü. düşününce sonradan aklıma geliyor. insanların garip hal  ver hareketlerini algılamada bir hayli zorluk şekiyorum bazen, önyargı eksikliğimden dolayı. çok kudretli geliyor bu yanım bana. türbanlı bir kadınla evlenebileceğimi düşünmüyorum. sadece cinsel yönden dolayı. bir türkle de evlenebileceğimi düşünemiyorum. ama kim bilebilir tabii.
iq değerimi çok merak ediyorum. ve sahip olduğumun yüzde kaçını kullanabildiğimi.
ankarayı yürümek istiyorum. ankarayı. şehirlerin en güzelini ve en sakinini. karın sesi yok edişini tekrar yaşamak istiyorum. çok yalnız hissediyorum. kolay geçmeyeceğini de biliyorum.
namaz kılmak
rusça, arapça, flamanca konuşmak istiyorum.
güzel bir kızın sıcaklığını istiyorum.
sarılıp uzun uzun uyumak.

sıla. çok eskiye dayanıyor anılarım. şimdi onun için hiç bir manası kalmamış olan anılar.
keza düşününce onun benimkine göre zor bir hayatı oldu. oldukça.
sosyal çevre açısından değil belki ama aile hayatında. evet. her çocuğa edeceği üzere devestating etkileri oldu onda. aklıma görüntüler geliyor konukevi ikiden. bazen çağırdığında yanına gitmeyişim mesela. sonra gitmek istediğimde onun orda olmayışı. üzücü. şimdi facebook fotoğraflarına bakınca tiksiniyorum ondan.
etrafındaki salaklardan..........istediğim gibi, en baştan..tekrar...inşallah


dünyaları yok edebilirim, hayatları, insanları, istekleri, kendimi, abilim, hem de bir hayli
her karakterin her neyse onun ötesindeyim, bu kuşak arasında
''şakası bir yana'', önümde diz çöke
o denli realite bu
mühim olan yitip gitmemeyi başarabilmek
akla hayale gelmeyecek kadar
ankalar gerçek olsa da semiha berksoy kendini aylarca siktirse gene de erişemez..o denli
iyi değilim şu an
isteklerim var
çokça...kokusu olan istekler..pandispanya kokulu
paris güzelleri
yağan kar...
SILA
ANKARA...

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen